12 Åžubat 2020

Libidonuz hakkında ne biliyorsunuz ?

Libido, Latince’de ÅŸehvet, arzu, ihtiras gibi anlamlarına gelir, günümüz toplumlarında ise kiÅŸinin cinsel faaliyet arzularının seviyesi olarak bilinir.

Libidonuz hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz ?


Libido, psikanalitik teoride hayatta kalma ve cinsel içgüdülerin yarattığı enerjiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Freud göre, libido kimliÄŸin bir parçasıdır ve davranışlar için itici güçtür. Libido terimi bugünün dünyasında aşırı cinsel bir anlam kazanmış olsa da, Freud’a göre sadece cinsel enerjiyi deÄŸil tüm psiÅŸik enerjiyi temsil eder. Freud ayrıca her bireyin çok fazla libido enerjisine sahip olduÄŸuna inanıyordu.

Günümüzde libidosu düşük cinsel isteÄŸi az alan, libidosu yüksek ise cinsel isteÄŸi fazla olan kiÅŸi demektir. Libido eksikliÄŸi (cinsel isteÄŸin az olması) kadınlarda, erkeklerden daha sık görülen bir durumdur. AraÅŸtırmalar, kadınların yüzde 32’sinin, erkeklerin yüzde 15’inin düzenli olarak seks yapmak istemediÄŸini gösteriyor. Libido düşüklüğü depresyon ve stresten, testosteron hormonunun yetersiz salgılanmasına kadar pek çok nedenden kaynaklanabilmektedir.

Libido, sadece seks için biyolojik arzuyu değil, aynı zamanda cinsel aktiviteye katkıda bulunan psikolojik ve sosyal faktörleri de içerir.
Libido teriminin modern kullanımı büyük olasılıkla Freud’un cinsel istek için geçerli olan terimini orijinal kullanımından kaynaklanmaktadır. Ancak Freud fikirlerini geliÅŸtirmeye devam ederken, libidoyu sadece cinsel dürtülerden ve hayatta kalma içgüdülerini ve diÄŸer motivasyonları kapsayan genel bir yaÅŸam içgüdüsünden daha fazla olarak görmeye baÅŸladı.

Libido veya cinsel dürtüleri etkileyebilecek bazı faktörler:

Testosteron ve östrojen dahil olmak üzere seks hormonları , seks için biyolojik dürtü yaratır ve libidoyu düzenlemeye yardımcı olur.
Libidoyu etkileyebilecek psikolojik faktörler arasında stres, kişilik, yaş, ilişki durumu, yaşam tarzı ve geçmiş deneyimler de bir kişinin samimiyet ve cinsiyet arzusunu etkileyebilir. Örneğin, cinsel istismar ve travma libidoyu etkileyebilir. Beden imajı, benlik saygısı ve depresyon gibi diğer konular insanları daha az seks arzusu haline getirebilir.

Ä°lginizi Çekebilir:   Neden filmlerdeki gibi aşık olamıyoruz ?

Sosyal konular da dahil olmak üzere yalnızlık , kötü ilişkiler ve samimiyet konuları da libidoyu gölgeliyor.
Tıbbi ve sağlık koşulları , bir kişinin seks arzusunu da etkileyebilir. Hastalık, yorgunluk ve ilaçlar gibi tıbbi durumlar genellikle libidoyu düşürebilir. Hipoaktif cinsel bozukluğu ve cinsel uyarılma bozukluğu gibi cinsel bozukluklar da libidonun düşmesine neden olabilir.

Libido’nuzu Güçlendirin

Düşük libido yaygın bir sorundur. AraÅŸtırma erkeklerin yüzde 15’inin ve kadınların yaklaşık yüzde 32’sinin cinsel isteksizlik yaÅŸadıklarını göstermektedir. Bununla birlikte, araÅŸtırmalar ayrıca bir dizi yaÅŸam tarzı deÄŸiÅŸikliÄŸinin libidoyu artırmaya yardımcı olabileceÄŸini bulmuÅŸtur.

Doktorunuzla konuşun. Doğum kontrolüyle ilgili hormonal değişiklikler sıklıkla düşük libido ile sonuçlanabilir. Seçeneklerinizi doktorunuzla tartışın. Bazı durumlarda, farklı bir doğum kontrol hapı veya yöntemine geçmek yardımcı olabilir. Diğer ilaçlar da cinsel isteğinizi etkileyebilir, bu nedenle diğer ilaçlarınızı kontrol etmek de yardımcı olabilir.

Stres seviyenizi kontrol edin. Aşırı stres libidomuzu bozabilir, bu nedenle rahatlamak ve stresle etkili bir şekilde başa çıkmak için yollar bulmak libidoyu artırabilir.

Egzersiz yapmak. Fiziksel egzersizin, cinsel dürtü geliştirmek de dahil olmak üzere birçok olumlu yararı vardır.
Bir araştırmaya göre antidepresan kullanan kadınlarda kısa egzersiz sürelerinin fiziksel cinsel uyarılmayı iyileştirdiğini göstermiştir.

Libido terimi modern kullanımında biraz farklı bir anlam kazanmıştır. Bugün, libido hakkında konuştuğumuzda, muhtemelen seks arzusu hakkındaki genel fikre atıfta bulunuyoruz demektir.
Libido’da psikolojik ve sosyal faktörler dahil olmak üzere biyolojik etkilerin ötesinde bir dizi faktör rol oynayabilir. Libidonuz hakkında endiÅŸeleriniz varsa, doktorunuzla veya terapistinizle konuÅŸmayı düşünün.

Bir cevap yazın